T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ANKARA / KAHRAMANKAZAN - Mustafa Hakan Güvençer Fen Lisesi

FARKINA VARIN

.

FARKINA VARIN!

 

        İngiltere’den Türkiye'ye babasının işi sebebiyle taşınan 13 yaşındaki John başlarda mutsuzdu ancak gelecek yaşamı için önem arz eden o şeyi henüz fark etmemişti.

        Kısa sürede okul nakil ve kayıt işlemlerini halleden ailesi John okula gitmeye ikna etmeye çalışıyordu. Sonunda John istemese de kabul etmek zorunda kaldı. Çünkü ailesinin yaptırımları ağırdı. Kabul etmezse bilgisayarında en sevdiği oyunu oynayamayacaktı ve İngiltere'deki öğretmeninin verdiği hiç hoşlanmadığı felsefe kitabını okumak zorunda kalacaktı.

        Haftanın ilk günü geldi ve John istemeyerek uyanıp homurdanarak okula gitmek için babasıyla evden çıktı.

        Okulun ilk gününde kapılardan içeriye “Bismillah” diye giren, yemek bitince “Elhamdülillah” diyen, ezan okunduğunda teneffüste namaz kılan insanları gördü ve bu durum onun çok ilgisini çekti. Eve gidip araştırdığımda bazılarının bir işe başlarken bazılarının Allah’a şükür için söylendiğini öğrendi. Merakını gidermiş ve hevesi kaçmıştı ama yarın namazı öğreneceğimiz düşündü ve uyudu.

        Salı günü uykusunu aldı ve gayet mutlu bir halde uyandı. Bu gün, pazartesi gibi isteksiz değildi. Çünkü başka neler öğreneceğini ve Müslümanların namaz ibadetini neyi ifade ettiğini merak ediyordu.

        Okula gittiğinde dün tanıştığı Evren’e namazın neyi ifade ettiğini sordu. Evren, “Kısaca Allah’la konuşmamızı ve bu sayede rahatlamamızı sağlayan bir ibadet.” dedi.

        Eve döndüğünde bunu annesi Jennifer ve babası Mark’a bu iki günde gördüklerini ve öğrendiklerini anlattı. Ancak anne ve babası sert bir ifadeyle onu dinlemek istemediklerini belirttiler. Devam eden günlerde, haftalarda ve aylarda bu durum aynen devam etti.

        Ailesi John’u anlıyordu fakat ilgilenmiyorlardı ya da “Ben buna inanmıyorum, benim inancında bunlar yok.” benzeri cevaplar alıyordu. Oysa anlattıklarını 5 yaşındaki kardeşi Ellie’ye anlattığında, kardeşi onu dikkatlice dinliyor ve anlattıklarını mantıklı veya mantıksız olarak değerlendirmeye çalışıyordu.

        Okula gittiği her gün öğretmeninden veya arkadaşlarından İslam dini, Allah, O’ nun peygamberleri ve Kur’an-ı Kerim hakkında yeni şeyler öğreniyor ve Kur’an’dan öğrendiği ayetleri eve gidince kardeşiyle uzun süre düşünüp yorumluyordu.

        Bir gün öğretmeni Neml Suresi 80. ayeti okuduğunda John bir şeyi daha net farketmişti. Ayette, “Bil ki sen ölülere işittiremezsin, arkalarını dönüp giderlerken de sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.” deniyordu.

        John, anne ve babasının ayetleri gibi duymayan ve Allah inancını kabul etmeyen bu yönden “Sağır” olduğunu anlamıştı.

        Türkiye’de geçirdiği 1 yıl ona çok şey kalmıştı. İngiltere’ye döndüğünde Kur’an mealini bitirdi ve Müslüman olmaya karar verdi. Ancak anne ve babası kararlıydı. Onlara defalarca “Farkına varın! Doğru inanç bu değil, bana kulak verin” demesine rağmen onlar “Sağır” kalmıştı. John ise gerçek mutluluğa ulaşmıştı.

 

 

R. Y. Cengiz

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 10.03.2024 - Güncelleme: 10.03.2024 16:14 - Görüntülenme: 39
  Beğen | 0  kişi beğendi