T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ANKARA / KAHRAMANKAZAN - Mustafa Hakan Güvençer Fen Lisesi

ELİNDEKİNİN KIYMETİNİ BİLMEK

.

 

      Sakıp,dünyanın önde gelen en büyük araba şirketlerinden birinin Türkiye’deki şubesinin sahibiymiş.Oldukça fazla malvarlığı ve serveti varmış,çok zenginmiş.Sürekli araba fuarlarına ve showroomlara gidiyor,dünyadaki araba teknolojilerinin en ileri şeklini ve en yeni arabalarını görüyormuş.Fakat zengin olduğu günden beri ne kadar malvarlığı olursa olsun,dünyanın en zengin iş adamları listesine girse bile şirketi ilk kurduğunda sahip olduğu arabayı asla değiştirmemişti.Arabası ise servetine oranla oldukça sıradan bir arabaymış. İsteseydi dünyadaki en son teknoloji arabalarını da alıp kullanabilirmiş ama gerek duymuyormuş. Çünkü Allah’ın ona verdiği araba,onun ihtiyacını fazlasıyla karşılıyormuş.Ona ne zaman arabasının modelini yükselteceğini sorduklarında:”Ne zaman ki bu araba kullanılmaz hale gelir,işte o zaman değiştireceğim.Aşırılığa ve gösterişli bir hayata gerek yok. Bunu bulamayanlar var,kafanı koyacağın bir yuvan varsa şükür edeceksin”dermiş.

      Sakıp Sabancı,biriktirdiği serveti sürekli insanlara hayır yaparak,ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacını karşılayarak,kimsesizlere yardım ederek harcıyormuş. Çünkü o şu ayetin farkındaymış:”Kim ilahi huzura iyilikle gelirse,ona daha iyisi verilir ve onlar o gün kıyamet dehşetinden korunurlar”. Bu dünya ölümlü, fani. Diğer dünya yani ahiret ise ebedi alem. Biz bu dünyada ne kadar hayırlı iş,iyilik yaparsak, ne kadar fazla kalbe iz bırakırsak,ne kadar çok gönül alırsak,ebedi aleme ne kadar yatırım yaparsak o kadar huzurlu oluruz iki alemde de diyordu Sakıp. Ve bunun için sürekli hayır yapıyor,insanlara yardım ediyordu.

      Bir gün ona:”Sakıp Bey ne kadar şanslısınız,dünyanın en şanslı insanısınız herhalde. Çok sengin olmak,binlerce araba sahibi olmak nasıl bir his bize anlatır mısınız?” diye bir soru yöneltilir. Sakıp cevap verir:”Ben oğlumun ayağına bir pabuç alıp onu arabamla gezdiremediğim sürece,ne edeyim parayı pulu,zenginliği. Bu acının yerini hiçbir varlık,para pul saramaz. Oturun kalkın,nefes alabiliyorsanız,eliniz ayağınız tutuyorsa şükür edin. Çünkü eğer sağlıklıı bir şekilde yaşayabiliyor ve eliniz ayağınız tutuyorsa, bilinki dünyanın en şanslı insanı sizsiniz. Çünkü sağlık bu dünyadaki en değerli hazinedir.” demişti. Evet,Sakıp dünyanın en büyük araba şirketlerinden birine sahipti fakat; oğlu engelli olduğu için daha ömründe hayatında,o varlığın içinde bir kez bile oğlunu arabasına bindirip gezdirememişi. İşte bu yüzden bu dünyadaki en değerli şey mal,mülk para değildi,sağlıktı.Sonuçta siz ölünce mezarınıza sizinle beraber paranız,pulunuz,malınız mülkünüz değil yaptığınız iyilikler ve sevaplar gelecek… (GERÇEK BİR HAYAT HİKAYESİNDEN UYARLANMIŞTIR.) 

 

A. HATİPOĞLU 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 10.03.2024 - Güncelleme: 10.03.2024 16:20 - Görüntülenme: 47
  Beğen | 0  kişi beğendi