.
Acı Tebessümler
Babam ile geçirdiğim vakitler yüzümdeki buruk gülüş ona olan özlemimdendi, onu çok sevdiğimdendi. Ben hep yarısı kayıp bir kızdım. Ki diğer yarım da bir vardı bir yok. Ayda bir kere yetiştirme yurduna ziyarete gelen babam sanki tek eksiğim pahalı oyuncaklar, şekerlemelermiş gibi tüm arkadaşlarıma yetecek kadar getirirdi. Benimle koca bir Ankara turu yapar; gezmedik, ayak basmadık yer bırakmazdı. Onun gözünde bir çocuk için yeterli olan bunca şeye rağmen bir şeyler hep noksandı. Keşke oyuncaklar geziler olmasaydı da gerçekten hep yanımda olan bir babam olsaydı. Baba yarası zordu, yarısı daha zor.
Aslında benim babam ailesinden arta kalan vakitlerini bana ayırırdı. Ayda bir kere dememe de bakmayın, kaç gün yurt kapısından gelmeyecek diye geri döndüğümü de ben bilirim.
Tabi her şey bu tekdüzelikte gitmedi. Kader ya, bilemezdim o ayda gördüğüm bir güne bile hasret kalacağımı. On dördüme kadar şikayetçi olduğum bu duruma bile razı olacağımı. Evet, babanın yarası da yarısı da zormuş. Ama esas zor olan yokluğuymuş, şu dünyadaki tek varlığınız gidince size kalan yalnızlıkmış.Ben hep yara bilseydim de o bir yerlerde yaşıyor olsaydı.Bu dünyada yarım da olsa bir dalım olsaydı.
Babamın ölümü takıldığım son tümsek de değildi. Artık dayanamıyorum dediğin noktada daha kötüsü de olurmuş. O zamanlar ben artık dipteyim derdim. Dibinde dibi varmış. Tutunacak bir dalım yoktu artık bu hayatta. Yaşamak için bir amacım yoktu. Ayakta dimdik durmamım sebebi sadece güzel gözlerini hayal meyal hatırladığım annem, ona olan kırgınlıklarıma rağmen en güzel anılarımı paylaştığım babamdı. Her düştüğümde ayağa kalkmamın sebebi olduğu gibi. Çokça yere çakıldım, sendeledim; ama hiç vazgeçmedim . Adeta arsız bir çocuk gibi oyun diye tutturmuşçasına. Kaybedecek bir canım vardı. O da Allah'ın emanetiydi, kıyamazdım.
Sokak lambasının aydınlattığı sokakta son kez yüzleştiğim geçmişimle gerçeğe hazırdım şimdi de. Annemin kokusunu anımsadım bir kez daha, güzel düşler kurdum kavuşmamıza dair. Elimdeki zarf her şeyin sebebiydi. Tüm nedenlerimin cevapları buradaydı. Bu sokaktan çıktığımda artık hiçbir şey eskisi gibi hissettirmeyecekti.Biliyordum; gerçek, geçmişi kana bulayacaktı. Geçmişimle beraber ben de yok olacaktım. Acılarım ise hep baki.
Kalbimin gümbürtüsü tüm sokakta yankılanıyordu sanki. Titreyen ellerle açmaya başladığım zarfı yere düşürünce eğilip almak istedim. Lakin bedenime saplanan sancı ile zarf tekrar düştü. Soluğum tıkandı gözlerim karardı.Ve bedenim çok tatlı bir uykuya esir oldu.
&
Genç adam namlunun ucundaki kadının yere düşmesiyle titreyerek tuttuğu silahı indirdi. Yapması gerekeni yaptığını düşünüyordu. Zamanında babasının namusunu iki paralık eden o kadının kızı olan ablasını öldürmüştü. Eğer ki bugün buraya gelmesi için kurdukları düzen işe yaramasaydı, babasının annesini öldürdüğünü öğrenen kadının işin peşini bırakmayacağını biliyordu. Kimlerin işin içinde olduğunu öğrenirse de olayların daha da büyüyüp tüm aileye sıçrayacağını. Şimdiyse herkes güvendeydi. Namus cinayeti denilecek, en fazla dört beş yıl yatıp çıkacaktı. Ne olsa adalet erkekten yanaydı. Hem kadına da iyilik yapmış sayılmaz mıydı? Babası ve ailesi ile ilgili gerçekleri öğrenmekten, daha fazla acıyla yüzleşmekten onu da kurtarmıştı.
Önce siren sesleri boğukluğunu kaybetti. Ardından polis arabalarının ışığı sokağa aydınlattı.Cansız kadının bedeni artık bir ceset torbasındaydı. Ertesi akşam haberlerde sadece baş harfleri verilen zanlı indirimlerde 2 yıl ceza aldı. Twitter' da açılan adalet tagları büyük yankı uyandırdı. Bir sonraki gün, son bir hafta da kaç kadın öldürüldüğünün çetelesi tutuldu. Bir haftaya kalmadan her şey unutuldu. Namus dendi, ahlak dendi. Kimilerince hak etmişlerdi. Zaman durmuyordu ya iki yılda çabucak geçiverdi. Döngü hep başa sarıyor, çözüm bulunmuyordu. Olan masum canlara oluyordu. Bunun sebebi neydi? Suçlusu kimdi? Adalet neredeydi?
Sadece boşanmak istediği için öldürülen bir annenin kızı da annesiyle aynı kaderi paylaşmıştı. Buz dağının bir de görünmeyen kısmı vardı. Aman canım eşelemeye gerek yoktu. Olan olmuştu. Kaderde de ölüm vardı!
E. Bal 11 A